Bebek sahibi olmakta zorlanan hastaların tanı ve özellikle tedavisinde son 10 yıl içinde baş döndürücü hızla gelişmeler elde edilmiştir. Tüp bebek ve ilgili tekniklerde sağlanan gelişmeler ile daha önce ümitsiz olan çoğu çifte günümüzde çocuk sahibi olma şansı doğmuştur.
HANGİ ÇİFTLERE KISIR(İNFERTİL) DENİR?
Bir çiftin doğum kontrol yöntemi kullanmadan, düzenli cinsel ilişkiye rağmen, 1 yıl sonunda 35 yaş üzerinde ise 6 ay sonunda gebe kalamaması halinde kısırlık söz konusudur. Bir çiftin, bir yıllık düzenli ilişki ile gebe kalma şansı %83’dür. Bu sürede gebe kalınamaması durumunda sebebin araştırılması gerekir. Yaklaşık olarak bu sebeplerin %40’ı erkek %40’ı bayandan kaynaklanan patolojilerden kaynaklanırken %20’sinde ise tüm testler normal iken gebeliğin gerçekleşememesi dediğimiz sebebi açıklanamayan kısırlık (infertilite) saptanmaktadır.
Kısırlık sorunu ile ilk kez karşılaştığınızda bunu olgunlukla karşılayabileceğiniz gibi üzerinizde yıkıcı ve üzücü bir şok tablosuna da yol açabilir. Bu durum öncelikle size çok saçma, mantığınıza aykırı ve kabul etmekte zorlanabilirsiniz. Ama benim size söyleyeceğimiz ilk şey bu sorunu yaşayan sadece siz olmadığınız ve toplumdaki her 100 çiftten yaklaşık olarak 20’si kısırlık sorunu ile uğraşmakta ve bunun için bizlere başvurmaktadırlar.
Kısırlık sorunu hakkında neler bilmelisiniz?
• Kadın ve erkek;
Kısırlık sorunu ve tedavisine başlamadan önce farklı düşüncelerde olabilirler. Altta yatan sorun ister erkekten isterse kadından kaynaklansın, tedavilerin ve testlerin büyük çoğunluğu kadın üzerinde yani anne adayı üzerinde olacaktır. Bununla birlikte anne ve baba adayı, kısırlık sorunu hakkında bilgilenmek, neler yapılacağını bilmek ve bu sorunu çözerek bebeğine ulaşmak için elinden geleni yapacaktır. Bazı durumlarda ise erkek yani baba adayı, kısırlık sorununu konuşmanın ve tedavi olmanın anlamsız olduğu ve zaman kaybı olduğunu düşünebilir. bu yanlış veya eksik anlamalar sonucu ise eşler arasında onarılması güç sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenledir ki sizler en doğru ve güncel bilgiyi, yapılması gereken en doğru tedaviyi doktorunuzdan öğrenerek bu tür yanlış düşünce ve inanışlara girmeden bu sorunu olgunlukla kabullenip uygun olan tedaviyi yaptırmanız en mantıklı seçenek olacaktır.
• Aile ve arkadaşlar;
Türk örf ve adetleri ve genel toplum yapısı itibarı ile kısırlık sorununuzun cinsel hayatınızın ile bağdaştırılması, çocuk sahibi olamadığınız için özel ve cinsel yaşantınızın aileniz ve arkadaşlarınız tarafından takip edildiğini hissedebilir veya tanık olabilirsiniz. Hem aile hemde arkadaşlarınız sizin çocuk sahibi olamamanızın hem size hem onlara acı ve üzüntü verdiğini hissedebilirsiniz. Bu durum sizi etkileyebilir. Bu konuda çiftlerimiz doktorlarından destek almalıdırlar.
Diğer açıklanması gereken konu ise; Normal bir cinsel yaşamı olan bir çiftin, kısırlık sorunu yaşamasının olası bir durumdur. Bu durumun cinsel veya psikolojik hayatınızla bağdaştırılması doğru olmayan bir yaklaşımdır. Bu nedenle eğer gerekir ise bu sorunu rahatlıkla ailenize ve çevrenize anlatabilir ve bu yanlış düşünceyi düzeltebilirsiniz.
• Bunun yanında siz karı-koca olarak cinsel hayatınızda sorunlar arayabilir vücudunuza veya cinsel organlarınıza kızgın olabilirsiniz. Size göre cinsel hayatınız alt üst olabilir ve hiçbir şey doğru ve düzgün olmayabilir. Kendinizi veya eşinizi bu konuda hasta görebilir veya suçlayabilirsiniz. Bu tür düşüncelerinizin olması yanlış olsa da olası bir durumdur. Fakat bunları bizimle rahatlıkla paylaşarak bu konuda doğru ve profesyonel destek almanız gerekmektedir. Doğru bilgiler ile doğru cinsel ve psikolojik yaşama sizleri kavuşturmak bizim görevimizdir. Üzerinizdeki yükü bu yanlış inanışlara bağlı sorunları düzelterek azaltmak ve daha rahat ve mutlu bir yaşam için lütfen bizden destek alınız.
Kısırlık ve Yaş
Kadın yaşı; ne yazıkki tüm tüpbebek merkezlerinin ve kısırlık araştırma kliniklerinin çok fazla mücadele edemediği, düzeltemediği ve gebelik başarısını önemli derecede azaltan bir faktördür.
Biz şunu net biliyoruz;
YILLAR ÜREME KAPASİTESİ BAKIMINDAN KADINDAN ÇOK DAHA FAZLA ŞEY ALIP GÖTÜRÜYOR
Bu nedenle her anne adayı hastamıza söylediğimiz gibi lütfen tedavilerinizde geç kalmayın. Kısırlık sorunun bir an önce üzerine gidin ve vakit çok geç olmadan gerekeni yapın.
Tüm dünyada olduğu gibi bizde tecrübelerimize dayanarak şunu söyleyebiliriz; 44-45 yaşından sonra kendi yumurtanız ile gebe kalabilme şansınız %5’in altındadır.
YAŞ NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİ?
Anne adayının yaşının 40’ın üzerinde olduğu durumlarda canlı bebek sahibi olabilmenin niçin bu kadar düştüğünü açıklayacak bir çok sebep vardır.
- Myom ve endometriosis gibi kısırlığa yol açması olası olan hastalıkların yaş ile görülme sıklığının artması
- Anomalili fetusların ileri yaşdaki gebeliklerde daha sık görüldüğü artık net olarak bilinmektedir. Bu anomalilerden en sık rastlanan down sendromu dur
- Yumurta sperm ile döllendiğinde embryo oluşur. Embryonun yani oluşacak bebeğinizin mitokondrisi annenin yumurtasından gelmekte ve bu mitokondri anne ile aynı yaşta yani ileri yaştadır. Eğer anne yaşı ileri ise yeni hücrelerin ortaya çıkışı gecikirse anne kaynaklı mitokondriler enerji sağlamakta yetersiz kalacak ve gebelik gerçekleşemeyecek veya erken dönem düşükleri ile sonlanacaktır.
- Eğer kadının mensturasyonu(adet düzeni) düzensiz veya hiç adet görmüyorsa bu durumda sıklıkla ovulasyon(yumurtalıklardan yumurta salıverilmesi veya yumurtlama)’da yok veya düzensizdir. Ovulasyonun olmaması ise kısırlık’a yol açacaktır. Bazı hastalarda hormon veya ilaçlar ile ovulasyon sağlanabilir. Eğer ilaç tedavisi sonucu yumurtlama sağlanamaz ise veya yumurta hücresi yok ise gebelik için tek tedavi seçeneği yumurta bağışı(yumurta nakli) olacaktır.
- Vagina ile yumurtalıklar arasında bir blok var ise (ki bu duruma en çok yol açan sorun tüplerin tıkalı olmasıdır.) döllenme şansı olmayacak ve kısırlık ortaya çıkacaktır. Bu durumda normal sperm ve normal döllenme olmasına rağmen kısırlık kaçınılmaz sonuçtur. Bloke tüpler mikrocerrahi ile düzeltilebilir veya bu tekniğin iyi cevap verme şansı düşük olduğu için tüp bebek uygulamaları uygun tedavi seçeneği olacaktır.
- Endometriosis, rahim içini döşeyen epitelin rahim dışında, karın boşluğu, tüpler yumurtalıklarda saptanmasıdır. Bu durum embryonun döllenme ve uterusa implantasyonuna sorun oluşturacak ve subfertilite denilen şüpheli kısırlığa yol açacaktır. Uygun tedavi seçeneği; ilaç, cerrahi veya tüp bebek tedavisi olacaktır.
KISIRLIK TEDAVİLERİNDEN ÖNCE NELER YAPMALISINIZ?
- Hayatın size sunduğu en güzel armağan için “bebeğiniz” için çabalayın…
Bir çok aşamadan geçecek bir çok zorlukla mücadele edeceksiniz. Bu süreç size soğuk ve sıkıcı gelebilir, yorulabilirsiniz ama zamanı geldiğinde ve güzel haberi aldığınızda bu anlarınızın acısını bebeğiniz ile birlikte çıkaracaksınız.
- Yaşamınızı planlayın…
Tedavilerinize ve tüp bebek veya diğer kısırlık tedavileriniz planlandıktan sonra eşiniz ile beraber yaşamınızı planlamalısınız. Bebeğinize kavuştuktan sonraki adımlar, gebeliğiniz ve anne adayının rahat bir gebelik dönemi geçirmesi için gerekenleri yavaş yavaş planlamalısınız. Ne de olsa gebelik mutlu fakat dikkat edilmesi gerekn bir süreçtir ve yaşamınızın en güzel anıdır!
- Unutmayın yalnız değilsiniz…
Çiftlerimizin %10-15’inde gebeliğe ulaşmak biraz zaman almakta, ilk denemede olumsuz sonuç çıkabilmekte ve bu süreçte yorulabilmektedirler. Çünkü kısırlık tedavilerinin tüp bebek ve milroenjeksiyon dahil hiç biri mutlak ve %100 gebelik ile sonuçlanmaz. Bu sebeple yıkılmamanız ve olumsuz sonuçla karşılaştığınızda bunu olgunluk ile karşılamanız ve tedavilerinize devam etmeniz uygun olan yaklaşım olacaktır. Danışmanınıza, hemşirenize ve doktorunuza güvenin ve kendinizi bizim ellerimize güvenle teslim edin….Yaşam Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi olarak biz kliniğimizde ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız. Danışmanınıza, koordinatörümüze, hemşirenize ve doktorunuza aklınızdaki soruları rahatlıkla sormaktan çekinmeyin ve korkmayın.
BENİM İÇİN EN UYGUN TEDAVİ HANGİSİ?
Hastanemizde ilk araştırmalarınızın yapıldıktan sonra size tedavi seçenekleri hakkında bilgi verecek ve uygun olan tedaviyi önereceklerdir. Hangi tedavi ile ne kadar şansınızın olduğu ve hangi tedavinin size en uygun seçenek olduğunu sizde sorularınızla öğrenecek ve bu konuda tüm merak ettiklerinizi sorabileceksiniz. Eğer diğer tedavi yöntemlerini uzun zamandır denenmiş ve diğer tedavi seçenekleri ile gebelik şansı az veya hiç yok ise, anne adayının yaşı ileri ve tüp bebek-mikroenjeksiyon tedavi programı en iyi seçenek ise bu size açıklanacaktır.
Kısırlık tedavisi için tedavi aşamaları altta yatan sebebe yönelik olması gerekmektedir.
Bu seçeneklere kısaca göz atacak olursak;
- Ovulasyon indüksiyonu
Adetinizin belirli günlerinde kullanacağınız yumurtlamayı artırıcı ilaçlar ile sağlanmaktadır.
- İntrauterin inseminasyon(Aşılama)
Bu prosedür doğal siklus ile ilaçsız veya yumurta geliştirici ilaçlar eşliğinde yapılabilmektedir.
• Cerrahi tedaviler;
Laparoskopik ve histeroskopik operasyonlar ile üreme sistemi anatomisinin normale getirilmesi için başvurulur. Planlanan gebelik için saptanan bir sorunu düzeltmek amacıyla kullanılır.
• Ovaryan drilling: son yıllarda tekrar popülerliğini kazanan ve yıllardır uzaklaştığımız bu ameliyat ile polikistik overli hastalarımızda daha iyi yumurtlama kalitesi için 2007 yılı itibarı ile son bilimsel çalışmalar ışığında faydası olduğu kanıtlanan bir yaklaşımdır.
• Tüp bebek uygulaması:
Seçilecek tedavi protokolüne göre tüpbebek programı genel olarak yumurtalıklardan yumurta üretimi için ortalama 9-12 gün süreyle ilaç kullanılması ve ardından bu yumurtaların istenilen gelişim ve büyüklükte olduğunda yumurta çatlatıcı iğne olarak bilinen insan koryonik gonadotropini(hCG) verilir ve 35-36 saat sonra da yumurta toplama işleminin yapılır.
Yumurta toplanmasından sonra 2-5 gün içinde seçilecek embriyolar ultrasonografi eşliğinde özel kateterler yardımı ile anne adayının rahimine transfer edilir ve embryonun anne rahimine tutunarak gebeliğin gerçekleşmesi ilkesine dayanmaktadır.
NELERE DİKKAT ETMELİYİM?
Dengeli ve sağlıklı yaşam rejimi hem kadın hemde koca için faydalı olacaktır.
• Dengeli beslenin…
Bazı esansiyel gıda ve vitaminlerin alınmaması vücudun ve immün sistemin zayıf düşmesine yol açacaktır. Dengeli bir gıda alışkanlığınız olsun ve tedavileriniz esnasında şiddetli kilo verici veya alıcı diyetlerden kaçının. Ayrıca A vitamininden zengin gıdalardan ve yüksek doz A vitamini içeren vitaminlerden uzak durunuz. Çünkü A vitamininin fazla alımı fetusa ve bebeğe zararlı olabilmektedir.
Günlük D vitamini alımınızı artırın. Böylece hem bebeğinize hemde size gerekli olan kalsiyumun emilimini artıracaktır.
• Hafif – orta egzersizler yapın…
Düzenli olarak tempolu yürüyüşler yaparak sırt, göğüs, pelvik taban kaslarınızı güçlendirebilirsiniz. Yoğun egzersizlerden, tehlikeli sporlardan uzak durunuz.
• Bol su için…
Günlük en az 10-12 bardak su içmelisiniz. Elinizde sürekli şişe su taşıyıp sürekli yudumlamanızı ve daha fazla su almanızı öneririz.
• Yüksek miktarda kafein almaktan kaçının…
Günlük alacağınız en fazla miktar 2 veya 3 bardak kahve veya çaydır. Ayrıca kafeinin çukulata, kola, enerji içeceklerinde ve vermidon gibi ağrı kesicilerde de olduğunu unutmayın. Alacağınız miktarı ayarlayın.
• Sigarayı mutlaka bırakın…
Sigaranın sağlığınızı etkilediğinin yanında üreme yeteneğinizi, yumurta ve sperm kalitenizi ve gebelik şansınızı azalttığını sakın unutmayın. Lütfen bu kötü alışkanlığı tedavilerinizden önce bırakın.
• Alkol alımını azaltın…
Alkolizm hem size hem de bebeğinize kötü ve zararlı etkiler doğurabilen bir alışkanlıkdır. Ayrıca alkolün gebelik ve fetus üzerine daha az etkili olduğu bir doz veya miktar yoktur. Çoğu insan alkolü tedavileri boyunca tamamen terk etmektedir. Sizde öyle yapınız. Günde alacağınız en yüksek doz -ki çok zor ve bağımlılık durumları için geçerlidir- 2 kadeh şarap veya biradır.
• Doktorunuzla ilaç veya gıda alımının gerekliliğini tartışın, doğruları öğrenin…
Kullanacağınız ilaçlar veya gıdalar için doktorunuza sorular sorun. Gereken vitaminleri kullanın. Bunun yanında ağrı veya ateşiniz için parasetamol tablet alabilirsiniz. Aspirin veya benzeri ilaçları kanama risklerinden dolayı bu amaçla önermiyoruz. Eğer başka bir tedaviniz için antibiyotik veya ilaç verildiyse lütfen bize danışınız. Uygun olup olmadığını öğreniniz.
• Kendinizi enfeksiyonlardan koruyun…
Yediğiniz tüm et, balık, tavuk ve yumurta ürünlerinin hijyenik şartlarda hazırlanmasına ve tam pişmiş olduğuna dikkat edin. Tekrar ısıtılan bir yemeğin iyice ısıtıldığından emin olun. Pastorize edilmemiş süt, peynir ve çiğ yumurta ürünlerinden(mayonez gibi) kaçının. Sebze ve meyveleri iyice yıkandıktan sonra tüketin. Bahçe veya tarım ile uğraşırken eldiven giyin, hayvan pisliğinden özellikle kedi-köpek dışkısından uzak durun. Çünkü bunlar toxoplazmosis denilen bazı paraziter enfeksiyonlara yol açabilmektedir. Hayvanlara dokunduktan sonra ellerinizi yıkayın.
• Kimyasallardan uzak durun…
Boya, tiner, solvent, tuz ruhu, porçöz gibi kimyasallardan uzak durun ve bunların evinizde kullanılması durumunda evde olmayın.
• Aşırı sıcaktan kaçının…
Gevşemek veya rahatlamak amacı ile sauna ve spa merkezi veya hamam gibi aşırı sıcak ortamlarda bulunmayın. Bu tedavinize zarar verebilir ve sağlıklı olmayabilir.
• Gevşeyin…
Yoga veya meditasyon egzersizleri ile stresinizi atmak faydalı olabilir. Tedaviye uyumunuzu artırabilir.
• Folik asit alın…
Gebeliğin başalamasından önceki ay başlayacağınız folik asit vitamini ile bebeğinizin erken dönemdeki sağlıklı gelişimini destekleyecek ve nöral tüp defekti gibi sakatlıkların oluşma riskini önemli derecede azaltacaktır. Biz gebelik planlayan her anneye günde 1500mcg folik asit vitamini öneriyoruz. Gebelikten önce başlanmalı ve gebe kaldıktan sonrada ilk 3 ay düzenli alınmalıdır.
• Erkek eş ise gıda ve yaşam şekline, egzesiz ve kötü alışkanlıklarına dikkat etmelidir. Erkek spermi, boşalma yani ejekülasyon ile dışarı atılma aşamasına gelmesi için aylarca üretiminin olması gerekmektedir. Yaklaşık olarak spermin olgun hale gelmesi 72 gündür. Bu nedenle kötü alışkanlıkları bıraktıktan 2-3 ay sonra sağlıklı spermin üretileceği unutulmamalı ve tedavinizi ona göre planlamalısınız. Ayrıca bazı ilaçlar sperm hareketi ve üretimini etkileyebilmektedir. Özellikle tansiyon ve ülser için alınan ilaçlar sperm sayımını azaltabilmektedir. Sulfosalazin gibi barsak hastalıklarında kullanılan bazı ilaçlar ile bazı steroidler ise total sperm yokluğuna yani sperm sayısının sıfıra inmesine yol açabilmektedirler. Ayrıca kanser tedavisi amacıyla kullanılan kemoterapötik ilaçlar ise sperm üretimini geçici veya kalıcı olarak durdurabilmektedirler.
Sonuç olarak, kısır çiftlerin çocuk sahibi olmaları yolunda tıpda büyük mesafeler kat edilmiştir. Tedavinin başarısını belirleyen en önemli unsur doğru tanı ve en etkin tedavinin seçilerek hızlı bir şeklide uygulanmasıdır.