Clinic Nişantaşı: 0 212 234 90 90
Nişantaşı Hastanesi: 444 00 77

Bebek tedavisinde kullandığımız ilaçlar

Rekombinant Follitropinler :

Gonal F
Puregon

Kısırlık tedavisinde sıklıkla kullandığımız ilaçlardır. Laboratuar ortamında organizmaların DNA yapısı değiştirilerek follitropin dediğimiz insan yumurtalık uyarma hormonu salgılatılarak üretilirler. Yüksek teknoloji ile üretilmektedir. İçeriğindeki hormon dozları nettir ve insan antijeni içermez. Genellikle kısa ve çok ince iğneler ile ciltaltına(subkutan) uygulanır.

Menotropinler :

Menogon
Humegon
Fostimon
Merional

Human menopousal Gonadotropin adıda verilir. FSH ve LH hormonlarının saflaştırılmaları ve LH hormonun çıkarılması ile sadece FSH hormonu haline getirilmesi ile üretilir. ile elde edilirler. Üretimleri insan kaynaklıdır ve dozları mikro düzeylerde değişebilmektedir fakat bu tedaviyi olumsuz etkilememektedir. Rekombinant teknoloji gonadotropinleri kadar etkindirler.

GnRH Analogları :

Decapeptyl
Lucrin
Suprecur
Suprefact
Synarel vb.

Yumurtalamanın kontrolümüz dışında olmasını engeller ve döllenme zamanını ayarlamamızıilaçlardır. Genel olarak tüpbebek tedavisi öncesi 21.gün başlanır. Cilt altı iğneler veya burun spreyi yolu ile verilebilir. Yumurta geliştirici değil çatlamayı önleyici ilaçlardır. Bu sayede yumurta toplama saatini ayarlayabilmekteyiz.

GnRH antagonistleri :

Cetrotide
Orgalutran

Tıpkı GnRH analogları gibi yumurtalık geliştirici değil çatlamayı önleyici ilaçlardır. Son yıllarda kullanımı giderek yayılmıştır. Genel olarak adetin 7.günü başlanırlar ve hızla etki gösterirler. Etkileri 24-72 ssat içinde biter. Yumurta toplama gününü ayarlamamızı sağlar.

hCG :

Pregnyl

Choriomon

Ovitrelle

Yumurta gelişimi tamamlandığında yumurta toplama saatinden yaklaşık 35-36 saat önce yapılarak yumurtaların metafaz-I evresinden metafaz-II evresine geçişini tetikleyerek son matürasyonunu sağlar. Böylece yumurtalar döllenmeye hazır hale gelir. Uygulama saati şaşmamalıdır. Saat kaç denildi ise o saatte dakik biçimde uygulanması çok önemlidir. Ayrıca diğer tüpbebek ilaçlarından ayrılmalı ve tedaviler sırasında yanlışlıkla yapılmasına engel olunmalıdır. Çünkü zamanından erken yapılan hCG, tüm tedavinin heba olmasına yol açabilir.

Progesteron :

Crinone
Progynex
Utrogestan
Progestan vb.

Embryo transferi sonrası bebeklerin tutunmasını artırmak ve gebelik oluşumuna destek vermek için kullanıyoruz. İğne, hap veya jel şeklinde uygulanmaktadır. En güçlü destek iğneler ile olmakta isede uygulama güçlüğü nedeni ile genelde jel formu olan crinone’u kullanmaktayız. Yanetkileri az görülür. Bu yanetkileri göğüslerde ağrı, hassasiyet, şişme, bulantı, ödem ve nadiren depresyon görülebilir. Vaginal kullanımda ise irritasyon ve kaşıntıya neden olabilir.

Hap Tedavileri :

Serophene
Gonophene
Klomen
Femara

Özellikle tüpbebek öncesi kullanılırlar. Yumurta uyarıcı ve geliştirici tedavilerdir. Daha basit, monitorizasyon ve takip gerektirmeyen, yan etkileri daha az, çoğul gebelik riski daha az sıklıkla görülen seçeneklerdir. Gebelik başarı oranlarıda doğru orantılı olarak daha düşükdür. 1.basamak tedavi seçenekleri olmakla birlikte bazen tüpbebek ve aşılama tedavilerinde kullandığımız gonadotropinlere ek olarak kullandığımız yardımcı ilaçlar olabilmektedirler.

KISIRLIK TEDAVİSİNDE KULLADIĞIMIZ İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ :

Ovaryen Hiperstimulasyon Sendromu(OHSS)- Yumurtalık Aşırı Uyarılması:
Tüpbebek tedavisi sırasında özellikle polikistik overli hastalarımızda karşımıza çıkmaktadır. Aslında bir yanetki değil beklediğimiz bir etkidir. Amaç yumurtalıkları uyarmak ve fazla miktarda yumurta elde etmektir ve polikistik overli kadınlarda bu uyarılma maalesef düşük dozlarla bile aşırı olmaktadır. Hastalığın şiddeti gelişen yumurta sayısı ve kan östrodiol seviyesi ile anlaşılabilir. Hafif-orta-şiddetli olmak üzere 3 aşaması mevcuttur.

OHSS’nin temel şikayetleri ve belirtileri:

  • Karında şişkinlik ve sıvı toplanması
  • Yumurtalıkların boyutu büyür 10 santimetreyi geçebilir.
  • Rahatsızlık ve bulantı hissi olabilir
  • Kilo artışı olur
  • Karın çevresi büyür
  • Nefes darlığı
  • İdrar yapmada azalma görülür ve hastalık şiddetlendikçe bu şikayetler artar. Müdahele etmek gerekebilir.

Tedavisinde genelde takip, orta-şiddetli formlarda hastaneye yatış gerekebilir. Eğer tüpbebek tedavisi olumsuz sonuçlanır ise tablo genelde 1 hafta içerisinde düzelir. Ancak gebelik oluşur ve tedavi başarılı olur ise OHSS’nin şiddeti artar ve tablo ağırlaşarak 1 kaç hafta daha devam eder.
Bazen sorumlu doktorunuz olası OHSS riski nedeni ile tüpbebek tedavinizi iptal edip tüm embryolarınızı dondurup bir sonraki ay yapmayı tercih edebilir. En doğru kararı doktorunuz verecektir. Doktorunuza güvenmelisiniz. Sizin için en doğru kararı verecektir.

Çoğul gebelik
Tüm kısırlık tedavilerinde çoğul gebelik riski bulunmaktadır. Gelişen yumurta sayısı ve gebelik oranını artırmak için 1 den fazla embryo transfer edilmesi nedeni ile oluşmaktadır. Özellikle genç anne adayında daha sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Ancak yeni tüpbebek yönetmeliği ile gelen tek embryo transferi kuralı nedeni ile artık daha az rastalayacağız.

Allerjik reaksiyonlar
İğne yapılan alanda lokal reaksiyonlar, kaşıntı, kızarıklık, şişme olabilir. Doktorunuza bilgi vermelisiniz.

ICSI – Mikroenjeksiyon

Mikroenjeksiyon ya da bilimsel adı ile ICSI(Intra Cytoplasmic Sperm Injection), üreme tıbbındaki en önemli gelişmelerden birisidir.

Tüp bebekde bu döllenme bir tüpte veya petri kabında spermin yumurtayı döllemesi beklenirken, mikroenjeksiyonda bu döllenme beklenmeden yumurtanın içine sperm direkt olarak enjekte edilmektedir. Mikroenjeksiyonun bulunması ile başarı şansı oldukça yükselmiş, üreme tıbbında yeni ufuklar açılmıştır. Özellikle şiddetli erkek faktörüne bağlı kısırlıklarda, gebe kalamaz gözüyle bakılan birçok çift bebek sahibi olmuş ve bu mutluluğu yaşamışlardır.

Yukarıdaki videoda bu işlemi izleyebilirisiniz

KISIRLIK SORUNUNUN ÜSTESİNDEN GELİN…

Bebek sahibi olmakta zorlanan hastaların tanı ve özellikle tedavisinde son 10 yıl içinde baş döndürücü hızla gelişmeler elde edilmiştir. Tüp bebek ve ilgili tekniklerde sağlanan gelişmeler ile daha önce ümitsiz olan çoğu çifte günümüzde çocuk sahibi olma şansı doğmuştur.

HANGİ ÇİFTLERE KISIR(İNFERTİL) DENİR?

Bir çiftin doğum kontrol yöntemi kullanmadan, düzenli cinsel ilişkiye rağmen, 1 yıl sonunda 35 yaş üzerinde ise 6 ay sonunda gebe kalamaması halinde kısırlık söz konusudur. Bir çiftin, bir yıllık düzenli ilişki ile gebe kalma şansı %83’dür. Bu sürede gebe kalınamaması durumunda sebebin araştırılması gerekir. Yaklaşık olarak bu sebeplerin %40’ı erkek %40’ı bayandan kaynaklanan patolojilerden kaynaklanırken %20’sinde ise tüm testler normal iken gebeliğin gerçekleşememesi dediğimiz sebebi açıklanamayan kısırlık (infertilite) saptanmaktadır.

Kısırlık sorunu ile ilk kez karşılaştığınızda bunu olgunlukla karşılayabileceğiniz gibi  üzerinizde yıkıcı ve üzücü bir şok tablosuna da yol açabilir. Bu durum öncelikle size çok saçma, mantığınıza aykırı ve kabul etmekte zorlanabilirsiniz. Ama benim size söyleyeceğimiz ilk şey bu sorunu yaşayan sadece siz olmadığınız ve toplumdaki her 100 çiftten yaklaşık olarak 20’si kısırlık sorunu ile uğraşmakta ve bunun için bizlere başvurmaktadırlar.

Kısırlık sorunu hakkında neler bilmelisiniz?


•    Kadın ve erkek;

Kısırlık sorunu ve tedavisine başlamadan önce farklı düşüncelerde olabilirler. Altta yatan sorun ister erkekten isterse kadından kaynaklansın, tedavilerin ve testlerin büyük çoğunluğu kadın üzerinde yani anne adayı üzerinde olacaktır. Bununla birlikte anne ve baba adayı, kısırlık sorunu hakkında bilgilenmek, neler yapılacağını bilmek ve bu sorunu çözerek bebeğine ulaşmak için elinden geleni yapacaktır. Bazı durumlarda ise erkek yani baba adayı, kısırlık sorununu konuşmanın ve tedavi olmanın anlamsız olduğu ve zaman kaybı olduğunu düşünebilir. bu yanlış veya eksik anlamalar sonucu ise eşler arasında onarılması güç sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenledir ki sizler en doğru ve güncel bilgiyi, yapılması gereken en doğru tedaviyi doktorunuzdan öğrenerek bu tür yanlış düşünce ve inanışlara girmeden bu sorunu olgunlukla kabullenip uygun olan tedaviyi yaptırmanız en mantıklı seçenek olacaktır.


•    Aile ve arkadaşlar;

 
Türk örf ve adetleri ve genel toplum yapısı itibarı ile kısırlık sorununuzun cinsel hayatınızın ile bağdaştırılması, çocuk sahibi olamadığınız için özel ve cinsel yaşantınızın aileniz ve arkadaşlarınız tarafından takip edildiğini hissedebilir veya tanık olabilirsiniz. Hem aile hemde arkadaşlarınız sizin çocuk sahibi olamamanızın hem size hem onlara acı ve üzüntü verdiğini hissedebilirsiniz. Bu durum sizi etkileyebilir. Bu konuda çiftlerimiz doktorlarından destek almalıdırlar.

Diğer açıklanması gereken konu ise; Normal bir cinsel yaşamı olan bir çiftin, kısırlık sorunu yaşamasının olası bir durumdur.  Bu durumun cinsel veya psikolojik hayatınızla bağdaştırılması doğru olmayan bir yaklaşımdır. Bu nedenle eğer gerekir ise bu sorunu rahatlıkla ailenize ve çevrenize anlatabilir ve bu yanlış düşünceyi düzeltebilirsiniz.


•    Bunun yanında siz karı-koca olarak cinsel hayatınızda sorunlar arayabilir vücudunuza veya cinsel organlarınıza kızgın olabilirsiniz. Size göre cinsel hayatınız alt üst olabilir ve hiçbir şey doğru ve düzgün olmayabilir. Kendinizi veya eşinizi bu konuda hasta görebilir veya suçlayabilirsiniz. Bu tür düşüncelerinizin olması yanlış olsa da olası bir durumdur. Fakat bunları bizimle rahatlıkla paylaşarak bu konuda doğru ve profesyonel destek almanız gerekmektedir. Doğru bilgiler ile doğru cinsel ve psikolojik yaşama sizleri kavuşturmak bizim görevimizdir. Üzerinizdeki yükü bu yanlış inanışlara bağlı sorunları düzelterek azaltmak ve daha rahat ve mutlu bir yaşam için lütfen bizden destek alınız.


Kısırlık ve Yaş

Kadın yaşı; ne yazıkki tüm tüpbebek merkezlerinin ve kısırlık araştırma kliniklerinin çok fazla mücadele edemediği, düzeltemediği ve gebelik başarısını önemli derecede azaltan bir faktördür.

Biz şunu net biliyoruz;

YILLAR ÜREME KAPASİTESİ BAKIMINDAN KADINDAN ÇOK DAHA FAZLA ŞEY ALIP GÖTÜRÜYOR

Bu nedenle her anne adayı hastamıza söylediğimiz gibi lütfen tedavilerinizde geç kalmayın. Kısırlık sorunun bir an önce üzerine gidin ve vakit çok geç olmadan gerekeni yapın.
Tüm dünyada olduğu gibi bizde tecrübelerimize dayanarak şunu söyleyebiliriz; 44-45 yaşından sonra kendi yumurtanız ile gebe kalabilme şansınız %5’in altındadır.

YAŞ NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİ?

Anne adayının yaşının 40’ın üzerinde olduğu durumlarda canlı bebek sahibi olabilmenin niçin bu kadar düştüğünü açıklayacak bir çok sebep vardır.

  • Myom ve endometriosis gibi kısırlığa yol açması olası olan hastalıkların yaş ile görülme sıklığının artması
  • Anomalili fetusların ileri yaşdaki gebeliklerde daha sık görüldüğü artık net olarak bilinmektedir. Bu anomalilerden en sık rastlanan down sendromu dur
  • Yumurta sperm ile döllendiğinde embryo oluşur. Embryonun yani oluşacak bebeğinizin mitokondrisi  annenin yumurtasından gelmekte ve bu mitokondri anne ile aynı yaşta yani ileri yaştadır. Eğer anne yaşı ileri ise yeni hücrelerin ortaya çıkışı gecikirse anne kaynaklı mitokondriler enerji sağlamakta yetersiz kalacak ve gebelik gerçekleşemeyecek veya erken dönem düşükleri ile sonlanacaktır.
  • Eğer kadının mensturasyonu(adet düzeni) düzensiz veya hiç adet görmüyorsa bu durumda sıklıkla ovulasyon(yumurtalıklardan yumurta salıverilmesi veya yumurtlama)’da yok veya düzensizdir. Ovulasyonun olmaması ise kısırlık’a yol açacaktır. Bazı hastalarda hormon veya ilaçlar ile ovulasyon sağlanabilir. Eğer ilaç tedavisi sonucu yumurtlama sağlanamaz ise veya yumurta hücresi yok ise gebelik için tek tedavi seçeneği yumurta bağışı(yumurta nakli) olacaktır.
  • Vagina ile yumurtalıklar arasında bir blok var ise (ki bu duruma en çok yol açan sorun tüplerin tıkalı olmasıdır.) döllenme şansı olmayacak ve kısırlık ortaya çıkacaktır. Bu durumda normal sperm ve normal döllenme olmasına rağmen kısırlık kaçınılmaz sonuçtur. Bloke tüpler mikrocerrahi ile düzeltilebilir veya bu tekniğin iyi cevap verme şansı düşük olduğu için tüp bebek uygulamaları uygun tedavi seçeneği olacaktır.
  • Endometriosis, rahim içini döşeyen epitelin rahim dışında, karın boşluğu, tüpler yumurtalıklarda saptanmasıdır. Bu durum embryonun döllenme ve uterusa implantasyonuna sorun oluşturacak ve subfertilite denilen şüpheli kısırlığa yol açacaktır. Uygun tedavi seçeneği; ilaç, cerrahi veya tüp bebek tedavisi olacaktır.

KISIRLIK TEDAVİLERİNDEN ÖNCE NELER YAPMALISINIZ?

  • Hayatın size sunduğu en güzel armağan için “bebeğiniz” için çabalayın…
    Bir çok aşamadan geçecek bir çok zorlukla mücadele edeceksiniz. Bu süreç size soğuk ve sıkıcı gelebilir, yorulabilirsiniz ama zamanı geldiğinde ve güzel haberi aldığınızda bu anlarınızın acısını bebeğiniz ile birlikte çıkaracaksınız.

 

  • Yaşamınızı planlayın…
    Tedavilerinize ve tüp bebek veya diğer kısırlık tedavileriniz planlandıktan sonra eşiniz ile beraber yaşamınızı planlamalısınız. Bebeğinize kavuştuktan sonraki adımlar, gebeliğiniz ve anne adayının rahat bir gebelik dönemi geçirmesi için gerekenleri yavaş yavaş planlamalısınız. Ne de olsa gebelik mutlu fakat dikkat edilmesi gerekn bir süreçtir ve yaşamınızın en güzel anıdır!

 

  • Unutmayın yalnız değilsiniz…

Çiftlerimizin %10-15’inde gebeliğe ulaşmak biraz zaman almakta, ilk denemede olumsuz sonuç çıkabilmekte ve bu süreçte yorulabilmektedirler. Çünkü kısırlık tedavilerinin tüp bebek ve milroenjeksiyon dahil hiç biri mutlak ve %100 gebelik ile sonuçlanmaz. Bu sebeple yıkılmamanız  ve olumsuz sonuçla karşılaştığınızda bunu olgunluk ile karşılamanız ve tedavilerinize devam etmeniz uygun olan yaklaşım olacaktır. Danışmanınıza, hemşirenize ve doktorunuza güvenin ve kendinizi bizim ellerimize güvenle teslim edin….Yaşam Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi olarak biz kliniğimizde ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız. Danışmanınıza, koordinatörümüze, hemşirenize ve doktorunuza aklınızdaki soruları rahatlıkla sormaktan çekinmeyin ve korkmayın.

BENİM İÇİN EN UYGUN TEDAVİ HANGİSİ?

Hastanemizde ilk araştırmalarınızın yapıldıktan sonra size tedavi seçenekleri hakkında bilgi verecek ve uygun olan tedaviyi önereceklerdir. Hangi tedavi ile ne kadar şansınızın olduğu ve hangi tedavinin size en uygun seçenek olduğunu sizde sorularınızla öğrenecek ve bu konuda tüm merak ettiklerinizi sorabileceksiniz. Eğer diğer tedavi yöntemlerini uzun zamandır denenmiş ve diğer tedavi seçenekleri ile gebelik şansı az veya hiç yok ise, anne adayının yaşı ileri ve tüp bebek-mikroenjeksiyon tedavi programı en iyi seçenek ise bu size açıklanacaktır.

Kısırlık tedavisi için tedavi aşamaları altta yatan sebebe yönelik olması gerekmektedir.

Bu seçeneklere kısaca göz atacak olursak;

  • Ovulasyon indüksiyonu
    Adetinizin belirli günlerinde kullanacağınız yumurtlamayı artırıcı ilaçlar ile sağlanmaktadır.

 

  • İntrauterin inseminasyon(Aşılama)

Bu prosedür doğal siklus ile ilaçsız veya yumurta geliştirici ilaçlar eşliğinde yapılabilmektedir.

•   Cerrahi tedaviler;

Laparoskopik ve histeroskopik operasyonlar ile üreme sistemi anatomisinin normale getirilmesi için başvurulur. Planlanan gebelik için saptanan bir sorunu düzeltmek amacıyla kullanılır.

•   Ovaryan drilling: son yıllarda tekrar popülerliğini kazanan ve yıllardır uzaklaştığımız bu ameliyat ile polikistik overli hastalarımızda daha iyi yumurtlama kalitesi için 2007 yılı itibarı ile son bilimsel çalışmalar ışığında faydası olduğu kanıtlanan bir yaklaşımdır.

•    Tüp bebek uygulaması:
Seçilecek tedavi protokolüne göre tüpbebek programı genel olarak yumurtalıklardan yumurta üretimi için ortalama 9-12 gün süreyle ilaç kullanılması ve ardından bu yumurtaların istenilen gelişim ve büyüklükte olduğunda yumurta çatlatıcı iğne olarak bilinen insan koryonik gonadotropini(hCG)  verilir ve 35-36 saat sonra da yumurta toplama işleminin yapılır.
Yumurta toplanmasından sonra 2-5 gün içinde seçilecek embriyolar ultrasonografi eşliğinde özel kateterler yardımı ile anne adayının rahimine transfer edilir ve embryonun anne rahimine tutunarak gebeliğin gerçekleşmesi ilkesine dayanmaktadır.

NELERE DİKKAT ETMELİYİM?

Dengeli ve sağlıklı yaşam rejimi hem kadın hemde koca için faydalı olacaktır.

•    Dengeli beslenin…
Bazı esansiyel gıda ve vitaminlerin alınmaması vücudun ve immün sistemin zayıf düşmesine yol açacaktır. Dengeli bir gıda alışkanlığınız olsun ve tedavileriniz esnasında şiddetli kilo verici veya alıcı diyetlerden kaçının. Ayrıca A vitamininden zengin gıdalardan ve yüksek doz A vitamini içeren vitaminlerden uzak durunuz. Çünkü A vitamininin fazla alımı fetusa ve bebeğe zararlı olabilmektedir.
Günlük D vitamini alımınızı artırın. Böylece hem bebeğinize hemde size gerekli olan kalsiyumun emilimini artıracaktır.

•    Hafif – orta egzersizler yapın…
Düzenli olarak tempolu yürüyüşler yaparak sırt, göğüs, pelvik taban kaslarınızı güçlendirebilirsiniz. Yoğun egzersizlerden, tehlikeli sporlardan uzak durunuz.

•    Bol su için…
Günlük en az 10-12 bardak su içmelisiniz. Elinizde sürekli şişe su taşıyıp sürekli yudumlamanızı ve daha fazla su almanızı öneririz.

•    Yüksek miktarda kafein almaktan kaçının…
Günlük alacağınız en fazla miktar 2 veya 3 bardak kahve veya çaydır. Ayrıca kafeinin çukulata, kola, enerji içeceklerinde ve vermidon gibi ağrı kesicilerde de olduğunu unutmayın. Alacağınız miktarı ayarlayın.

•    Sigarayı mutlaka bırakın…
Sigaranın sağlığınızı etkilediğinin yanında üreme yeteneğinizi, yumurta ve sperm kalitenizi ve gebelik şansınızı azalttığını sakın unutmayın. Lütfen bu kötü alışkanlığı tedavilerinizden önce bırakın.

•    Alkol alımını azaltın…
Alkolizm hem size hem de bebeğinize kötü ve zararlı etkiler doğurabilen bir alışkanlıkdır. Ayrıca alkolün gebelik ve fetus üzerine daha az etkili olduğu bir doz veya miktar yoktur. Çoğu insan alkolü tedavileri boyunca tamamen terk etmektedir. Sizde öyle yapınız. Günde alacağınız en yüksek doz -ki çok zor ve bağımlılık durumları için geçerlidir- 2 kadeh şarap veya biradır.

•    Doktorunuzla ilaç veya gıda alımının gerekliliğini tartışın, doğruları öğrenin…
Kullanacağınız ilaçlar veya gıdalar için doktorunuza sorular sorun. Gereken vitaminleri kullanın. Bunun yanında ağrı veya ateşiniz için parasetamol tablet alabilirsiniz. Aspirin veya benzeri ilaçları kanama risklerinden dolayı bu amaçla önermiyoruz. Eğer başka bir tedaviniz için antibiyotik veya ilaç verildiyse lütfen bize danışınız. Uygun olup olmadığını öğreniniz.

•    Kendinizi enfeksiyonlardan koruyun…
Yediğiniz tüm et, balık, tavuk ve yumurta ürünlerinin hijyenik şartlarda hazırlanmasına ve tam pişmiş olduğuna dikkat edin. Tekrar ısıtılan bir yemeğin iyice ısıtıldığından emin olun. Pastorize edilmemiş süt, peynir ve çiğ yumurta ürünlerinden(mayonez gibi) kaçının. Sebze ve meyveleri iyice yıkandıktan sonra tüketin. Bahçe veya tarım ile uğraşırken eldiven giyin, hayvan pisliğinden özellikle kedi-köpek dışkısından uzak durun. Çünkü bunlar toxoplazmosis denilen bazı paraziter enfeksiyonlara yol açabilmektedir. Hayvanlara dokunduktan sonra ellerinizi yıkayın.

•    Kimyasallardan uzak durun…
Boya, tiner, solvent, tuz ruhu, porçöz gibi kimyasallardan uzak durun ve bunların evinizde kullanılması durumunda evde olmayın.

•    Aşırı sıcaktan kaçının…
Gevşemek veya rahatlamak amacı ile sauna ve spa merkezi veya hamam gibi aşırı sıcak ortamlarda bulunmayın. Bu tedavinize zarar verebilir ve sağlıklı olmayabilir.

•    Gevşeyin…
Yoga veya meditasyon egzersizleri ile stresinizi atmak faydalı olabilir. Tedaviye uyumunuzu artırabilir.

•    Folik asit alın…
Gebeliğin başalamasından önceki ay başlayacağınız folik asit vitamini ile bebeğinizin erken dönemdeki sağlıklı gelişimini destekleyecek ve nöral tüp defekti gibi sakatlıkların oluşma riskini önemli derecede azaltacaktır. Biz gebelik planlayan her anneye günde 1500mcg folik asit vitamini öneriyoruz. Gebelikten önce başlanmalı ve gebe kaldıktan sonrada ilk 3 ay düzenli alınmalıdır.

•    Erkek eş ise gıda ve yaşam şekline, egzesiz ve kötü alışkanlıklarına dikkat etmelidir. Erkek spermi, boşalma yani ejekülasyon ile dışarı atılma aşamasına gelmesi için aylarca üretiminin olması gerekmektedir. Yaklaşık olarak spermin olgun hale gelmesi 72 gündür. Bu nedenle kötü alışkanlıkları bıraktıktan 2-3 ay sonra sağlıklı spermin üretileceği unutulmamalı ve tedavinizi ona göre planlamalısınız. Ayrıca bazı ilaçlar sperm hareketi ve üretimini etkileyebilmektedir. Özellikle tansiyon ve ülser için alınan ilaçlar sperm sayımını azaltabilmektedir. Sulfosalazin gibi barsak hastalıklarında kullanılan bazı ilaçlar ile bazı steroidler ise total sperm yokluğuna yani sperm sayısının sıfıra inmesine yol açabilmektedirler. Ayrıca kanser tedavisi amacıyla kullanılan kemoterapötik ilaçlar ise sperm üretimini geçici veya kalıcı olarak durdurabilmektedirler.

Sonuç olarak, kısır çiftlerin çocuk sahibi olmaları yolunda tıpda büyük mesafeler kat edilmiştir. Tedavinin başarısını belirleyen en önemli unsur doğru tanı ve en etkin tedavinin seçilerek hızlı bir şeklide uygulanmasıdır.

Laparoskopik Histerektomi

Endoskopik ameliyatların jinekolojide geldiği noktalardan biriside tamamı ile kapalı(laparoskopik) rahim alınma operasyonudur. Bu yöntem son yıllarda gelişen teknoloji ile daha sık kullanılır hale gelmiş ve hastalarımız kesi ve dikiş olmadan, kısa hastanede kalış süresi, daha az ağrı ve ameliyat sonrası daha iyi toparlanma olanağı bulmalarını sağlamıştır.

Laparoskopik rahim alınma ameliyatları teknik olarak 3 tiptir.

  1. Laparoskopik Assiste Vaginal Histerektomi(LAVH)
  2. Total Laparoskopik Histerektomi (Tamamı ile kapalı yöntem)
  3. Robotik Histerektomi

olmak üzere 3 prosedür olarak uygulamaktayız. Bu 3 yöntemde amaç karına kesi uygulamadan kapalı operasyon tekniği ile rahmin alınmasını sağlamaktır. Laparoskopik assiste vaginal histerektomide operasyona belirli bir aşamadan sonra vaginal yoldan devam edilir iken total laparoskopk histerektomide operasyonun tamamı laparoskopik olarak başlanıp laparoskopik olarak bitirilmektedir. Gerekli dikişlerde yine laparoskopik olarak uygulanmaktadır. İleri laparoskopik deneyim gerektiren bu prosedür belirli merkezlerde uygulanabilmektedir.

Robotik cerrahi ise  karın içi organları 3 boyutlu görebildiğimiz için ameliyat sahasına daha hakim olabilmekteyiz. Robotik kolların 360 derece hareket ve eklemli teknolojisi sayesinde özellikle zor operasyonları ve kanser ameliyatlarını karından bir kesi yapmadan tamamen kapalı olarak  yapılabilir hale getirmiştir.

Rahim Alma Ameliyatlarının Yapılma Nedenleri:

  • Myom
  • Rahim sarkması
  • İlaca cevap vermeyen anormal uterin kanamalar
  • Endometriozis , adenomyozis ve kronik pelvik ağrı(CPP)
  • Rahim (uterus),rahimağzı (serviks) ve yumurtalık (over) kanserleri

İlimin ve bilim insanının bilgi birikiminin ilerlemesi ile rahim alınması operasyonları tercihen vaginal yolla laparoskopik assiste veya sadece vaginal operasyon ile yapılmaktadır, ayrıca vaginal yolla alınması mümkün olmayan ve başka nedenlerden dolayı(kist, myom, tümör, fonksiyon dışı kanamalar) ameliyat olması ve rahiminin alınması gereken olgularda tamamı ile laparoskopik histerektomi operasyonu tercih edilmektedir. Laparoskopik ameliyatlar sağladığı avantajlar nedeni ile popülaritesi son yıllarda zirve yapmış ve altın standart haline gelmiştir. Bu sayede hastalarımız hızlıca ve daha iyi bir nekahet dönemi ile normal hayatlarına dönebilmektedirler.

Laparoskopik Myomektomi

Laparoskopik Myom Ameliyatı Nedir?

Myomlar kadınlar arasında sık gördüğümüz ve iyi huylu tümör kabul ettiğimiz hastalıklardır. Rahim kaslarından gelişmektedir ve yerleşim yerine, boyutlarına ve bası şikayetlerine göre myomun ameliyat edilip edilmeme kararını vermekteyiz. Genel olarak her 10 kadından 5’inde myom olmasına rağmen bu 5 kadından 1 tanesi ameliyat gerektirecek myom özelliğini taşımaktadır. Diğer 4 hasta ise düzenli myom kontrolleri ile ameliyata gerek olmadan takip etmekteyiz.

Hangi myomlar ameliyat edilmelidir ?

  • Boyutu 5cm’nin üzerinde ise
  • Rahim zarına yakın yerleşerek kanama fazlalığı yaratıyorsa
  • Mesane ve rektuma bası yapıyor ve idrar, kabızlık şikayetlerine yol açıyorsa
  • Rahim anatomisini bozarak veya küçük olmasına rağmen rahim zarının beslenmesine engel olarak kısırlık veya gebe kalmayı zorlaştırıyor, düşüklere ve gebelik kayıplarına yol açıyorsa
  • Takiplerde hızlı büyüme gösteriyor, ağrıya yol açıyorsa ameliyat kararı vermekteyiz.

Ameliyat kararı verilen hastalarımıza bu ameliyatın klasik olarak açık ameliyat dediğimiz konvansiyonel laparotomi ile yapılabileceği gibi laparoskopik olarak kapalı yöntem ile yapılabileceği seçeneğinide sunuyoruz. Bu sayede hem kesi ve büyük dikişler olmadan bir an önce iyileştiği gibi hemde daha az ağrı ve daha konforlu bir nekahat(iyileşme) dönemi sunmaktayız. Myomların bir çoğu laparoskopik olarak çıkarılabilmesine karşın laparoskopinin her hastane ve klinikte uygulanamadığı gibi laparoskopik myomektominin ise  daha ileri tecrübe, bilgi birikimi ve teknolojik donanım gerektirmesi nedeni ile oldukça az klinikte uygulanmaktadır. Bu nedenle myom ameliyatı olması gerekn hastalarımızın bu konuyu doktorlarından talep etmeleri, ameliyat seçenekleri hakkında bilgilenerek karar vermeleri gerekmektedir. Çünkü sağladığı avantajlar ile tercih edilmesi gereken yöntem laparoskopik myom ameliyatı olmalıdır.

Laparoskopik Myomektomi Riskleri Nelerdir?

Laparoskopik myom ameliyatının açık ameliyat tekniği ile yapılan myom ameliyatlarına göre artmış bir risk taşımamaktadır. Gerek ameliyat sırasındaki kanama gereksede ameliyat sonrası olması muhtemel riskler açısından her iki ameliyat tekniği benzer riskler taşımaktadır .

Laparoskopik Myomektomi Avantajları Nelerdir?

Laparoskopi, klasik açık myom ameliyatlarına göre daha avantajlı olması nedeni ile ön plana çıkmaktadır. Bu avantajları sıralarsak ;

  • Daha kısa hastanede yatış süresi
  • Daha küçük kesi ile yapılabilmesi ve büyük kesi – dikişler olmaması
  • Daha az enfeksiyon, kanama, fıtık riski
  • Daha az karın içi yapışıklık riski
  • Daha az ağrı
  • Daha kısa zamanda iyileşme ile hastanın normal hayatına ve işine bir an önce dönmesi.

Laparaskopik Myom Ameliyatı Tekniği Nedir?

Laparoskopik myom ameliyatları ileri tecrübe, bilgi birikimi, teknolojik altyapı gerektirmektedir.  Sağladığı avantajlar sayesinde jinekolojik ameliyatlarda ilk seçilmesi gereken yöntem olmuş durumdadır. Laparoskopik myom ameliyatını gerçekleştirebilmek için kullanılacak laparoskopi el aletlerinin hepsinin sağlanması gerekmektedir. Göbekten ve karın alt sol ve sağ bölgelerinden 0.8cm lik küçük kesiler ile operasyon rahatlıkla yapılabilmektedir. Laparoskopide görüntü sağlayan kameranın 10 kat büyütmesi sayesinde ameliyat sahasındaki en küçük damarlar, sinirler ve diğer tüm dokular en ince ayrıntısına kadar görülebilir ve ameliyat başarı ile yapılabilmesine olanak sağlamaktadır.

Gelişen tıbbın hastalarımıza sunduğu bu minimal invaziv cerrahi yaklaşımı sayesinde en az doku hasarı ile maksimum fayda sağlama ilkesi ile laparoskopik ameliyatlar günümüzde altın standart – yani en iyi ve ilk seçilmesi gereken ameliyat yöntemi olarak kabul görmüştür.

Laparoskopik myom ameliyatlarında myom ve myomu saran kapsülü ile birlikte çıkarılıp eğer gerekiyor ise rahim kaslarını tekrar eski haline dönüştürmek için yine laparoskopik yöntemle sütür(dikiş)  uygulanmakta ve çıkarılan myom veya myomlar yine özel laparoskopik  özel aletler ile karın içi organlara zarar vermeden karın dışına alınmakta ve kanama kontrolü sağlandıktan sonra ameliyat bitirilmektedir. Operasyon süresi myomların yerleşim yerine, myom çıkarıldıktan sonra rahim kaslarına sütür(dikiş) gerekip gerekmemesine göre 45 dakika – 2.5 saat sürebilmektedir. Operasyon sonrası 1 gece hastane kaldıktan sonra evinize dönebilirsiniz.

Hangi hastalar laparoskopik myom ameliyatı olabilir ?

Myom nedeni ile ameliyat olması gereken hastalarımızın büyük çoğunluğunda laparoskopi yöntemi seçilebilir. Bu konuda en önemli nokta laparoskopik myom ameliyatı uygulayabilen, bu konuda tecrübeli bir laparoskopist tarafından yapılmalıdır. Ayrıca myom sayısı, büyüklüğü  ve yerleşim yeri bu operasyonun kararını vermede önemli noktadır. Biz hangi hastalarımız için laparoskopik myom ameliyatını tercih ediyoruz ;

  • Boyutu 9-10 santimetreden küçük olmalı
  • Myomlar, 4 den fazla sayıda olmamalı

Özetlemek gerekir ise myom nedeni ile ameliyat olması gereken hastaların bu ameliyatı laparoskopik olarak kapalı yöntemle olma şanslarının olup olmadığını, yine laparoskopi konusunda deneyimli kadın hast. Ve doğum hekimleri ile paylaşmalı bilgi almalıdır. Şartlar uygun ise laparoskopi tercih edilmelidir.

Gebelikte Ellerde Uyuşma

GEBELİKTE UYUŞMA VE KARINCALANMA ŞİKAYETLERİ

Özellikle gebeliğin son 3 ayında artış gösteren şikayetlere yol açan bir sinir sıkışması sendromudur. Gebeliğin artan ödem ve basısına bağlı olarak ağrı, sızı ve uyuşma-keçeleşme ile kendini göstermektedir.

GEBELERDE UYUŞMA VE KARINCALANMA NEDEN OLUR?

Gebelerimizde özellikle 6.aydan sonra elde uyuşma, ağrı, sızlama ile kendini gösterebilmektedir. Tuzak nöropati olarak adlandırılmaktadır ve median sinir dediğimiz el ayasını ve parmakların hareket ve duyu iletiminden sorumlu bir sinir dalının el bilek kanalından geçerken sıkışması anlamına gelmektedir. Şikayetler daha sıklıkla geceleri oluşmaktadır. Bunun sebebi hareketsiz kalmaya bağlı sinir basısının artması ve ödeminde etkisi ile sıkışmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Gebeliğin ilerleyen haftalarında rahimin büyümesine bağlı olarak bacaklara giden birçok sinir basıya uğramaktadır. Ayrıca ödem dediğimiz su tutulmasına bağlı olarak bacakların şişmesi sonucu  yine bazı sinirler bası altında kalabilmektedirler. Bu basınç genelde bacaklarda ve el-parmaklarda olmak üzere uyuşma ve karıncalanmaya neden olabilmektedir. Genelde hafif seyretmesine karşın bazı gebeliklerde ciddi sıkıntılara yol açabilmektedir.
Sevindirici yanı ise doğum sonrası ise bir kaç ay içinde normale dönmesidir.

EN SIK ŞİKAYET NEDİR ? 

Gebenin  en sık karşılaştığı sinir sıkışma sendromu, gece uykudan uyandıran ellerde ve parmaklarda uyuşmadır. Buna bağlı uyku düzensizlikleri görülmektedir. Gece ellerde uyuşma ve kötü bir his ile uyanan gebe elini sallayarak masaj yaparak ve silkeleyerek biraz düzelme olduğunu hisseder. Nadiren ellerde ve parmak uçlarındaki duyu bozulmasından ötürü bardak gibi cisimleri tutma ve yakalamada sorun yaşanabilmektedir.

TEDAVİ İÇİN NE YAPABİLİRİM ?

Ellerde hissedilen uyuşmalara bağlı gelişen bu sinir sıkışması hadisesine karpal tünel sendromu adı verilmektedir ve tedavisinde ilk aşama el bileğini hareketini kısıtlayan atel dediğimiz aparatların kullanılması ile başlamaktadır. Bu atelin görevi sıkışmayı engelleyen en uygun pozisyonu sağlamak ve sinirin kendisini onarması için uygun ortam sağlamaktır. Ayrıca ilaç olarak B12 vitaminini sinir kılıflarını onarmadaki etkisi nedeni ile yüksek dozlarda verebilmekteyiz.  Magnezyum içeren ilaçlarda bir kısım rahatlama sağlamaktadır.

Bir diğer tedavi yöntemi ise el bileğine ve karpal tünel dediğimiz kanala steroid denilen ilacın özel iğneler ile zerk edilmesi uygulamasıdır ve bu yöntemin etkinliğine inanmıyorum ve rutin günlük kullanımda pek başvurulmamaktadır.

Özetle bunu yaşayan hastalarımızın bilmesi gerekenleri özetlersek;

  • Geçici bir durumdur.
  • Doğumdan sonra düzelecek olması sevindiricidir.
  • Sabırlı olmalısınız.
  • Doktorunuzdan uygun tedaviyi dinlemeli önerilerini uygulamalısınız.
  • Özellikle yeşil sebzelerden zengin, dengeli beslenmeli ve fazla kilo almamalısınız.
  • Düzenli yürüyüş yapmalısınız.

Gebelikte Seyahat Yapılabilirmi ?

Gebelik seyahat yapmayı engellemez. Gebelerimizin bebeği zarar görmeden seyahatini rahatça tamamlayabilmesi için bir kaç konuya dikkat etmesi gerekmektedir.

KARA YOLU İLE SEYAHAT

  • Araç seyahatlerinde özellikle 16. haftadan yani 4.aydan sonra emniyet kemerinizi omuz ve kasıklarınızdan geçecek şekilde, göbeğinizi çaprazlamayacak şekilde bağlamalısınız. Nasıl bağlamanız gerektiği konusunda yandaki resimden yardım alabilirsiniz.
  • 3 saatin üzerinde yolculuklarda anne adayı 2-3 satte bir ayağa kalkarak 5 dakika gezinmelidir. Bu sayede oturur durumda yavaşlayan kan dolaşımına faydası olacaktır.

Gebeliğin son haftalarında uzun ve yorucu yolculuk uygun değildir. Zorunlu ise yapılmalıdır.

WhatsApp chat